http://www.sanatatak.com/view/Komplo-cozucu-sanatsal-urun-lutfen-deneyiniz/100
Yukarıda linkini verdiğim Rafet Arslan'ın heyecanlı konuşması kış bitmeden yanıtlamamız gereken önemli sorular ortaya atıyor. Lakin Arslan'a iki konuda itirazım var. İlki bu coğrafyada suret yasağının olduğuyla ilgili... Bu coğrafyada suret yasağı filan olmadı. Bu tamamen yazıda bittiğini duyurduğu Cumhuriyet projesinin yarattığı efsanelerden biridir. Bu coğrafyada belli şemalara bağlı  bağımsız bir sanat kategorisinde üretilmeyen geleneksel sanatlar vardır. Arslan'ın yazısında hipergerçekçiliğin kaynağını yasakta bulmasına dolayısıyla itirazım... Bu bence hatalı. Ben bu kaynağı Batılılaşma'da buluyorum. Hala daha Batılılaşmakta olduğumuzu o anlamda Birinci Cumhuriyetin de hala bitmediğini, bitemediğini düşünüyorum. Öte yandan Arslan'ın Kürt sanatçılar tabirine de bir itirazım var. Ama bu siyaseten doğrucu olduğum için değil. Aksine Kürt tanımıyla sanatçıların homojenleştirildiği, kimlik politikalarına kurban edildiğini iddia etmek isterim. Ben Diyarbakır ekolü diyerek Diyarbakırlı sanatçıların 90'lı yılların ortalarından beri varolan üretimlerindeki dile bakmak gerekliliğini bu dilin gerçekten gerçeküstü bir dile doğru dönüşen,evrilen bir estetik duyarlılık geliştirdiğini gözlemliyorum. Hatta birkaç gün önce Tepenin Ardı filmiyle bu ekol arasında estetik bir yoldaşlık olduğunu belirttiğim bir yazı yazdım Milliyet'teki Sanat Sepet köşemde...


No comments: