Ars Electronica 2005

Melez dünyanın sanatçısı


Gün geçmiyor ki, dijital sanat, kayıtsız kalamayacağımız bir disiplin değil de disiplinlerarası konum haline geliyor. Şaka bir yana, dünyanın önde gelen dijital, teknoloji ve elektronik festivali Ars Electronica 2005 de, tam da bu konuyu, temasını melezleşme olarak belirleyerek, ele alıyor.


“Uzun zamandır teknoloji, etkileşim, sanat ve tasarım artık bir araya gelmiş durumda.
Bu da yeni ifade biçimlerinin ortaya çıkması anlamına geliyor. Artık fotoğraf, heykel, sinema, müzik, grafik ve daha birçok geleneksel ifade biçiminin yanında “kullanıcı arabirimi”, “yazılım”, “sensör”, “etkileşim” gibi yeni medya araçları var (new media, media arts). Bu yeni araçlar da yeni üretim yöntemleri anlamına geliyor. Her şey gerçekten melezleşiyor. Ses, grafiğe, hareket ve fizik, sese dönüşüyor. İnternet ve siber uzayda var olan bilgi, sonsuz haritalara (mapping), haritalar da özgün grafiklere dönüşüyor. Böyle bir ortamda sanatçı, tasarımcı ve bilim adamı kendi mesajlarını iletmek için sürekli yeni yöntemler ortaya koyuyorlar. Bu da sanatı, tasarımı ve bilimi köklü bir biçimde değiştiriyor bence.”
Bu yıl ilk kez Ars Electronica 2005 Festivali’ne katılan Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü öğretim görevlisi ve tasarımcı Muhittin Bilginer’in bu sözleri çok önemli bir gerçeği dile getiriyor. Evet, bugün artık dijital sanat ve onun kesin bir tanımından çok, dijital araçların kullanılmasıyla ortaya çıkan çoklu yeni ifade biçimlerinden bahsetmek mümkün ki bu da “melez bir sanatçı” ve “melez sanat ürünleri” tanımlarını gündeme getiriyor. Bugün artık elektronikten mimarlığa, grafik tasarımdan müziğe kadar birçok farklı alanda çalışan sanatçılar, nasıl yeni ve özgün projeler üretebileceklerini ve nasıl işbirliği yapabileceklerini keşfediyorlar. Sanat, tasarım ve teknoloji yeni bir boyut kazanmış durumda. İşte Ars Electronica 2005 de, bir yandan bu yeni boyutu sınır tanımaz ilişkiler içinde sunarken bir yandan da tasarım ve sanatın, ekonomik ve politik parametrelere nasıl ve ne kadar bağımlı olduğunu sergiliyor. Ars Electronica, her yıl farklı bir tema altında toplanıyor. Bu yılın teması “Melez: Paradoks içinde yaşamak” başlığını taşıyor. Festivalin sanat direktörü Gerfried Stocker, “Sonuçta, dijital medya sanatları başlı başına melez bir yapıya sahip, sanat ve teknoloji arasında köprü kuruyor. Bilgi ve deneyime dayanan tüm formları ve sıra dışı geçişleri geniş bir çerçeve içinde izleyiciye ulaştırıyor” diyor. Festivalin içinde bir de Animasyon Festivali gerçekleşiyor. 100`den fazla filmin gösterileceği festival, görsel tasarım adına yapılan tüm farklı ilüstrasyonları bir araya getiriyor. Melez Kültürler ve Paradoksal Makineler başlıklı sergide robotlar, biyonik mühendisliğine dair her şey-yapma bacaklar, aparatlar...vs, izleyiciyi tekinsiz ama teknolojinin güvenli kollarında hissedebileceği bir ortamda ağırlıyor. Öte yandan Ars Electronica Merkezi´nde açılan sergi tam bir interaktif sanat sergisi olarak tasarlanmış. Örneğin Amerikalı Golan Levin, Zoclery Lieberman, Joan Le Barbara ve Hollandalı Jaap Blank’in tasarladığı Messa Di Voce isimli proje, özel software programı sayesinde mikrofonuna konuştuğunuz takdirde sesinizi büyük bir ekrana yüzlerce toptan meydana gelen ve siz konuştukça değişen görsel bir resme dönüştürüyor. Aynı sergideki bir başka projede, ekranda yazılanları okurken akıllı ekran, yüz jestlerinizden, bir sonraki sayfaya geçeceğinizi anlıyor ve siz ona dokunmadan sıradaki sayfayı çeviriyor. Bu son derece eğlenceli ve interaktif sergide, önünüzdeki hamurlardan kendi 3-D, üç boyutlu kahramanınızı önce elle yoğurup şekillendiriyor. Sonra mikro dalga fırını andıran bir yere koyup kapısını kapatıyorsunuz. Çok geçmeden kahramanınız dijital uzamda maceraya hazır bir şekilde ekrandaki yerini alıyor.
Dijital dünyanın sınır tanımayan her türlü yönünü yansıtan Ars Electronica Festivali boyunca düzenlenen sempozyumlarda da ortaya yeni sosyolojik ve felsefi kavramlar atılıyor. Bunlar üzerine tartışılıyor. Örneğin Marco Susani`nin “aurasal toplum” kavramı bunlardan biri. Melez ve sizinle birlikte zihninizle, auralarınızla birlikte seyahat eden bireylerden oluşan akışkan bir toplumu tarif ediyor. Teknolojik gelişmelerin kendi başlarına toplumları ileriye daha ileri günlere taşıyacağı görüşünün tam tersine Ars Electronica 2005 Festivali, gelişen teknolojiye sezgisel ve insana dair duyarlılıkların eşlik etmesi gerektiği çağrısını yapıyor.
Scott Snibbe`nin karşısına geçtiğinizde size sizin nefesinizi özel bir sistemle geri üfleyen vantilatörleri ya da cep telefonundaki bilgileri kurduğu bilgisayar ağı aracılığıyla uzun ince kinetik metal çiçeklere bağlayan ve bilgisayardan gelen akımlarla harekete geçen Jee Hyun Oh`un kinetik bahçesi, teknoloji çağında, sonsuz dijital seçeneğe sahip insanoğlunun kendi kişiselliğini arayışının birer örneğini oluşturuyor.
19.yüzyıl sonunun büyük şairi ve resim eleştirmeni Charles Baudelaire`in modern hayatın ressamı tarifi- 3.binyılın eşiğindeki melez sanatçı için de geçerli:
“gelip geçici olandaki”- “ebedi” ve kişisel olanı yakalamak. İşte Ars Electronica 2005 Festivali`nin özeti.


Kutu
Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü öğretim görevlilerinden Muhittin Bilginer anlattı:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü ilk defa ARS Electronica festivaline katılarak aslında Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş oldu. İlk defa bir Türk üniversitesi böylesine büyük bir etkinliğe katıldı. Bu açıdan proje bizim için büyük önem taşıyor. Katılımcı olarak ilk göze çarpan şey genelde organizasyonun çok başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi oldu. Katılımcılar ve ziyaretçiler için her şey çok iyi planlanmıştı. Program son derece yoğundu. Her şeye yetişmek bir noktadan sonra pek mümkün olmadı. Tabi bunu bir eksiklik olarak görmüyorum. Yoğun ve dolu dolu geçen bir festival oldu. İçerik olarak festivalin geneline baktığımız zaman ise; teknoloji, tasarım, etkileşim ve sanat arasında gittikçe yoğun hale gelen işbirliği dikkatimizi çeken en önemli şey oluyor. Bu işbirliği ve ortak platformlar zaten ARS Electronica’nin özünü oluşturan unsurlar. Fakat bunun günden güne nasıl gelişip daha ileri bir seviyeye ulaştığını, yeni medyaların mesajı ve sorunsalı ortaya koymak için nasıl farklı ve etkin yollar oluşturduğunu görmek önemli bence.

“Suspended Engines” projesi 1 Eylül 2005 tarihinde, ARS Electronica festivalinin açılış gecesinde gerçekleşen bir proje. ARS Electronica’ya sunduğumuz ve bizim festivale katılma amacımızı oluşturan “VCD:Relocate – Retro Tracks” projesi organizasyonun ilgisini çok çekti. Bunun üzerine; bölümde öğretim görevlisi olduğumuz için, bu alanda çalıştığımız için ve Retro Tracks’in hazırlanmasından sorumlu olduğumuz için bize “Suspended Engines” projesinde de yer almayı önerdiler. Biz de kabul ettik tabii ki. Projenin en belirgin özelliği etkinlik alanının kendisi oldu. Mekan olarak, Avusturya demir yollarının işletmesinden sorumlu ÖBB şirketinin Linz’in ana tren istasyonunda bulunan tamir ve montaj tesisleri seçilmdi. Atmosfer gerçekten etkileyiciydi. Tavandaki vinçlerden sarkan vagonlar ve lokomotifler tam bize göreydi. Etkinlik çerçevesinde canlı olarak hareketli görseller oluşturarak (live video mixing) üç saat boyunca DJ’lerin müziği eşliğinde video performansı yaptık. Daha önceden hazırlamış olduğumuz ve mekanın atmosferine uyan animasyonlar ve görüntüleri bilgisayar ortamında gerçek zamanlı olarak işleyerek salondaki beş büyük perdeye yansıttık. Teknik olarak birçok zorlukla dolu, fakat bizim için son derece eğlenceli bir proje oldu.

No comments: