Billy Bob Thornton üzerine sergi(Mart 2006)

BEN VE BILLY BOB



Jillian Mcdonald genç bir sanatçı. Son sergisi “ben ve billy bob” başlığını taşıyor. Ve sergi baştan sona genç sanatçının ünlü bağımsız filmlerin karizmatik oyuncusu Billy Bob Thornton’a olan bağımlılığını anlatıyor. Mcdonald, bu sergisi aracılığıyla popüler kültürle sanatı çakıştırıp çatıştırmak istediğini söylüyor.


Ayşegül Sönmez


Sergi projeniz tam olarak neyi anlatmak istiyor?

Ben ve Billy Bob, 2000 yılından beri bölüm bölüm gerçekleştirdiğim bir proje. Bu projem tamamen fan –hayran kültürüyle ilgili... Hayran denilen fan kültüründeki bir uç örneği ele alıyor. Nasıl bir fan bazen o sınırı aşar artık hayrandan çok fanatik olur... Böyle bir örneği ele alıyorum. Takıntının nerede başlayıp nerede bittiği benim için çok ilginç bir nokta. Öte yandan Ben ve Billy Bob projesi, ünlülere takıntı halinde bağımlılık geliştirmiş hayran fan durumundaki insanların psikolojisi üzerine bir proje. Tabii ki dolayısıyla bu psikolojiyi yaratan şöhret durumunu, popüler kültürün bu yüzünü kıyasıya eleştiriyor. Sıradan insanların gözünde şöhret sahibi film yıldızlarının nasıl bir ikon gibi özel bir yere konumlandırılmasına ilişkin bir dizi gözlemi de içeriyor. İşin bir boyutu da hayranın hayranı olduğu şahsiyete dair özel hayatını da işin içine sokuyor olması... Benim projemde Billy Bob gibi bir sanatçıya ilişkin çok şeyler öğrenmiyorsun. Çünkü hayranı olan kişi yani ben bu hayranı olma durumunu bireyselleştiriyorum. Sergiyi görenler hem matrak hem de rahatsız edici buluyor o yüzden. Bir ünlü hakkında bir web site kurmak gayet banal bir şey ala takıntının kendisi çok cazip ve insani bir şey.


Kendinizi bir sanatçı olarak ifade etmeye nasıl karar verdiniz?


.Ben tamamen tesadüf eseri sanatçı oldum. Aslında kalp cerrahı olmak istiyordum. Ama lise öğretmenim benim sanatçı olmam gerektiğini söyledi. Ailem çok korktu ve ben de onları bir yıl bolunca ikna etmeye çalıştım. Sanat okuluna girdim. Desen ve tuval çalışmaların yanı sıra hocam başka şeyler de, performans gibi, yapabileceğimi söyledi. Ben de zaten tüm o desen ve resim derslerinden sıkılmıştım. Performans sanatına yöneldim.Kameranın önünde olmayı ve matrak işler üretmeyi sevdiğimi fark ettim. Kamusal alanda performanslar yaptım. Şimdilerde daha çok videodan web teknolojisine geçtim. İlk fotoğraflarımı Ocak’ta Billy Bob’un dövmelerinden yola çıkarak bastım. Ben ve Billy Bob projesi, bir videoyla başladı. Film boyunca kendimi Billy Bob’la bir fantezi dünyasında konumlandırdım. Billy Bob’un filmlerine dijital olarak kendimi de soktum. Göründüğüm yerlerde alabildiğince romantik ve saplantılı olarak oynadım.

-Bu kendinizi filmlere sokmalarınızda gerçeğe yatkın olmasını istediniz mi?

Hayır, kesinlikle... Kesinlikle yapay algılansın. Gerçek gibi algılansın istemedim. O yüzden dijital bu oyunlar hiç de mükemmel değiller. Olmasınlar da... İzleyiciye ben bunun gerçek olmadığı hissini vermek istiyorum.


-Billy Bob’la kendinizi yan yana getirdikten sonra gelişen bölümler neler oldu?
Onun hayatına yöneldim bu kez. Özel hayatına... Medyadan öğrendiğim hayatına...Örneğin Angelina Jolie’den boşanması, 13 dövmesi olması, müzik albümü, estetik ameliyatları...

-Billy Bob’la ilgili web sitesi bir yandan sıradan bir hayran sitesi gibi de algılanıyordur internette...


Evet, bu da iyi bir şey... Bu site sürekli yeni bölümlerle güncelleniyor. Ama proje bu kadarla da kalmıyor. Toronto’da kamusal bir alanda Screen Kiss adlı viedomu gösterdim. Hollywood filmlerinin reklam panolarının bol olduğu bir caddede billboard üzerinde yaptım bunu.


-Sizin plastik sanat dünyasında hayranı olduğunuz sanatçı kim peki? Bir idolünüz var mı?

Benim sanat dünyasında diğer sanatçılarla kurduğum ilişki idolleştirmeden bağımsız bir ilişki.
Ben onların kendilerinden çok fikirleriyle ilgileniyorum. Onları ikon gibi değil, fikirlerini heyecan duyduğum şeyler olarak... Mesela Vito Acconci’ye hayranımdır. Özellikle daha küçükken... Tabii Bruce Nauman, Marina Abromovich, Jochen Gerz ve erken dönem performans sanatçılarının çoğu... Benim işlerim onlarınki gibi değil ama kesinlikle bedenle ilişkili... Beden performans geleneğiyle ilişkili... Ben içinde mizah duygusu olan işleri seviyorum. Bir şekilde böylesi işler daha tahrik edici oluyor. İlhamı, diğer sanatçıların işlerinden çok popüler kültür, medya ve gündelik hayat deneyimlerinden daha çok alıyorum.

-Gerçekten de popüler kültür ve sanat dünyasını buluşturmak mümkün mü? Hayat ve sanat ne kadar iyi arkadaş olabilirler?


Bence güzel sanatlar ve popüler kültür arasında müthiş iç içe geçmeler var.. Bu ikili bence hiçbir zaman bir birleşme sağlamayacaklar... Çünkü hala Yüksek ve Alçak kültür arasında güçlü bir ayrım var. Çoğu insan sanat hakkında bir şey bilmediklerinden yakınıp o dünyadan uzak durmaya çalışıyor. Nüfusun büyük bir çoğunluğu bu yüzden sanat galerilerinden içeri giremiyor. Evlerine sanatı sokmuyor. Bir video yapıtıyla Hollywood’dan bir sanatçının filmini ele alalım. Elma ve portakal gibi gözükebilir. Ama ben bir şekilde elma ve portakalın birlikteliğine bu birlikteliğin de ancak internette mümkün olduğuna inanıyorum. Şu anda tam olarak bu durum yaşanmıyor ama ileride kesinlikle böyle olacak. İnsanlar henüz sanatın internette yapılanına da yakın durmuyor. İnternet de kamusal bir alan. Üstelik demokratik bir alan. Bir de tabii ben sanat eseriyle izleyicisinin ilişkisi üzerine farklı düşünüyorum. Bence izleyici eserin eser olduğunu bilmeden onunla tanışabilmeli. Bu tür bir ilişki biçimi beni bir sanatçı olaraz daha heyecanlandırıyor. Benim sitemi bir Billy Bob hayranının tipik bir hayran sitesi sanması ve öyle girmesi gibi...


-Ne zamandan beri Billy Bob Thornton hayranısınız? Onda inanılmaz ne var?


90larda onu Sling Blade filminde gördüğümden beri Billy Bob’un hayranıyım. Bence o tam bir bukalemun. Tam bir karakter oyuncusu. Çok uç karakterleri başarıyla portreliyor.
Sling Slade filmini defalarca seyrettim. Hala oradaki Karm Childers’in Billy Bob olduğuna inanamıyorum. Doğru dürüst makyajı da yok ama rol için resmen büyük bir dönüşüm geçirmiş. Bu dönüşümünü inanılmaz buluyorum. Bütün rolleri için geçerli bu. Çok farklı karakterlere kelimenin tam anlamıyla bürünüyor. Simple Plan’de Bad Santa’da hepsinde...
Her birinde muhteşem performanslar sergiliyor. Dezavantajlı roller, karakterler bunlar ama her biriyle bir şekilde iletişim kurabiliyor.

-Hayran-ünlü ilişkisinde kendinizi onların yerine koyduğunuzda ne görüyorsunuz?

Sanki onlar insan değil. Biz onlara böyle yüce öte yandan son derece absürd bir makamı yakıştırıyoruz. Ve düşünsenize bizim gibi insan olan onları büyük bir yalnızlığa doğru itiyoruz. Bu talihsiz bir şey. Hiyerarşik bir biçim yüzünden düşülen bir yalnızlık. İşim aslında bunu da biraz sorguluyor. Bence Billy Bob inanılmaz bir insanoğlu değil. Gayet sıradan bir isim. Onun bu sıradanlığı onu özel ve çekici kılıyor. Tipik Hollywood yıldızlarından değil. Tamamen yetenekleri üzerinden başarılı ve ünlü olmuş bir isim.


-'Me and Billy Bob filminde oynamak nasıl bir deneyimdi?

Daha önce oyunculuk deneyimim olmamıştı. Ama çok eğlenceli ve doğal gelişti.
Kendi kendimi küçük bir odada çekmeye başladım. Çok ilginç bir deneyimdi. Bir anlamda ben de yıldız oldum. Hollywood ikonuyla bir galeride gösterilmek... Tam da bu demek değil mi? Plastik sanatlarla uğraşan sanatçılar Hollywood aktörleri gibi ünlü olmuyorlar. Eğer tabi iki ünlülerle birlikte değillerse... (Matthew Barney’nin Björk’le evli olması gibi...) Ve sanat starlarının fanları olmuyor...



-Bildiğim kadarıyla Billy Bob’la henüz bu proje dolayısıyla tanışmadınız.. Ya tanışırsanız?

Dürüst olmak gerekirse ben hala karşılaşmadığımıza şaşırıyorum. Biri benim hakkımda sanat yapıyor olsaydı. Ben bir yolunu bulup bu sanatçıyla tanışırdım. Bu proje kesinlikle matrak bir proje, bu şakaya benimle birlikte gülmesini isterdim doğrusu. Belki de böyle bir projeden haberi olmadığı için benimle irtibata geçmemiştir. Belki bunu benim kadar komik bulmamıştır. Belki de bu en kötü benim onu takip eden bir sapık olduğumu düşünüyordur. Yaptığım filmin DVD kopyası belli bir sayıda üretildi. Bir tanesini Billy Bob, belki bir gün gelir, diyerek saklıyorum. Eğer kabul ederse bu kopyayı bir sanat yapıtı olarak hediye etmek istiyorum. Ne olursa olsa, bir gün gelirse, bana projenin bir başka bölümü için ilham verecektir. Bundan eminim. Zaten şimdiden aklımda beraber yapabileceğimiz projeler var. New York’ta 2003 yılında konserine gittim. Grubuyla turnedeydi. Turne otobüsünü Atlantic City’ye kadar takip ettim. Ama daha fazla gidemedim. Bu takip, doğrusunu söylemek gerekirse, projeden çok benim patetik groupie fantazilerimle ilgiliydi.

-Siz ve Billy Bob bu böyle nereye kadar sürecek?
İnanın, ben de projenin nasıl ve ne zaman biteceğini bilmiyorum. Şimdiden 3 yıl oldu. Başladığımda bu kadar uzun süreceğini de bilmiyordum. Fan kitlesi tarafından projenin sahiplenileceğini de... Bir anlamda Billy Bob’la ilgili popüler bir mitoloji yaratıyorum. Üç yıldır bunu yapıyorum. Angelina, Billy Bob dövmesini sildirdiğinde ben de bileğime onun ismini yazdığım bir video film çektim. İsmi bir yazıp bir çıkarıyordum. Sonra geçici dövmeler yaptım. Screen Kiss’i onu kıskandırmak için yaptım mesela... Daha genç, ünlü başka aktörlerle öpüşüyorum bu videoda sırf o kıskansın diye. Şimdilerde bir country şarkısı üzerinde çalışıyorum. Billy Bob için. Daha önce hiç şarkı yazmamıştım. Haftaya bir aşk sahnesi daha çekiyorum.

-Sırada kim var?
Johnny Depp’le daha çok çalışmak istiyorum. Screen Kiss videomda en sevdiğim bölümler onunla olanlar. O da bir diğer karakter oyuncusu. Ama Billy Bob’un yerini kimse tutamaz...
.

No comments: