SÖZDE SİVİL SANATÇI BEDRİ BAYKAM’A
Resmi söylemi terk edemeyen sanatçı Bedri Baykam, resmi olmayan bir toplantıda kendisinin eleştirildiğini duyarak yılanın başını küçükken ezmelisin misali mail yağmuruna başlamıs, tarafına resmi bir bildirim dahi yapılmamış olmasına rağmen kendisiyle ilgili konuşulan bölümlerin istihbaratını almış, cevaplarını hazırlamış, savunmasını yapmış ve yine kendisini kendi nezdinde aklamış, toplantıyı duzenleyenlere mail bombardımanıyla haddini bildirmistir. Söz konusu toplantıda ben yoktum, ama gelen maillerden durumu yukarıdaki şekliyle özetleyebiliyorum.
Tebrik ediyorum, bravo! Bedri Baykam, anlaşılan partisinin temsil ettiği zihniyetle birlikte kendisininde: (gerek azınlıklarla ilgili Vakıflar yasasında gerek 301. inci madde tartısmalarında , ve birçok konuda) demokrasinin neresinde durduğunu henüz görememiş.
Ayan beyan ortada olan tarihi gerçekleri örterek,resmi görüşe karşı her konuda konuşan insanları susturmaya çalışan karanlık güçleri ve argümanlarını, kendi aklınca fikir ayrılığı olarak yorumlamakta ve böyle bir tartışma ortamının devamını demokrasinin geregı görmekte, aman ne oyun . Hem terk edemediği resmi söylem demokrasinin anasını belliyecek, sürekli oligarşik bir düzen için gerekli herkesi göreve çağıracak, hemde Bedri Baykam bu resmi çatının altında ayağında kramponlarla demokrasi havarisi kesilecek.
20 eylül 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ‘Pamuk olayı:dikkat ucurum geliyor!’ başlıklı yazısında Ermeni meselesi ile ilgili Orhan Pamuk’u:‘Sorumsuz ve hiçbir somut veriye dayanmayan sözler etti diye’ cahil cesaretinde bulunduğunu ve bu sözlerinin demokrasinin geregi ‘yüzüne çarpmak gerektiğini naralar atarak köseşinde belirtiyor, tıpkı mensubu oldugu siyasi parti gibi, Bedri Baykam’da tirbünlere oynuyor.
Bedri Baykam, Anadolu dan güvenlik gerekçeleri adı altında diğer hristiyan vatandaşları katmazsak o zamanki nüfusun neredeyse yedide birine karşılık gelen Ermeniler in telef edilip yollarda kırdırılıp yokedilmesini,yurtdışına yollanmasını, resmi söylemden bir cm bile şaşmayarak savunuyor. bu gerçeği dillendirmiş olan Orhan pamuk’u cahil cesaretine sahip olmakla suçluyor .
Bedri Baykam sovenist milliyetçi politika yapıyor sanatçı kimliginin altına gizlenerek bu durumu örtebileceğini düşünüyor ve bunu demokrasi adına yapıyor. Sırf bu durum bile Bedri Baykamın PSD nin başkanı olamaması için yeterli bir durum oluşturuyor.
Demokrasiye ve sivil söylemlere böylesine resmi göruşle ve takkiyelerle savas açmış birisinin tabiki Hrant dink gibi demokrasi şehidi olmuş birisinin vurulduğu yerde kameralar karşısında çok üzüldüğünü beyan ediyor olması oradaki onlarca kişinin dikkatinden kaçmamıştır, olaylar Bedrı Baykamın dediği gibi hiçte bir kaç provakatör değildir ona tepki duyanlar arasında bende vardım .Ayrıca bu olayda sadece üzuntü beyan etmek hiçbirşey ifade etmiyor, Hrant dink’in ölümü karşışında aşırı milliyetçi partiler bile ne kadar üzgün olduklarını söylemiyorlarmı,bu neyi değiştirirki hem Hrant dink’i kurşunlara hedef olsun diye kollarından sıkı sıkıya tutan zihniyeti savunacaksınız hemde koşa koşa oraya gelip kameralar karşısında üzgün olacaksınız. Bu anlaşılır birşey değil. Hadi üzgün olmanız yine bi derece anlaşılabilir bişey. Ama Hrant dink’i neyin ve kimlerin öldürdüğünü bilmiyor olamazsınız.
Sayın Bedri Baykam keşke uzmanı olduğunuz futbol oyununu yorumlar gibi vurulduğu yerin yanıbaşında üzüntülerinızi bildirirken herşeyi geri sardırarak bütün bu olanları tekrar seyredebilseydiniz insanların size neden tepkili olduklarını bunun hiçte birkaç pravakatör olmadığını, tüm bu tutumlarınızdan dolayı cidden sevilmedinizi ağır çekimde izleme fırsatı bulabilseydiniz, belki sizin için hem kendinizi gözleme fırsatı hemde bir umut ışığı doğabilirdi.
Sağduyulu her vatandaş gibi ben izlenen bu geçmişi inkar politikalarından dolayı utanıyorum Kendı fikrimce Türkiye Cumhuriyeti de güçlü bir devlete yakışır şekide, sağduyulu hiçbirımizin kabullenmediği bizi dünyaya küçük düşüren bu durum adına gereken herkesten özür dilemelidir.
Antonio Cosentino
25 ocak 2007
No comments:
Post a Comment